Bird Box İncelemesi (Spoiler içerir!)

 Josh Malerman’ın aynı adlı kitabından uyarlanan Bird Box filmi, 20 Aralık 2018 günü Netflix üzerinden çıkışını yaptı. Sosyal medyada da mizahıyla kendine yer edinen bu filmi inceledik.Başrolünde Sandra Bullock’un olduğu gerilim dolu bir film ile beraberiz. İzlerken tüylerinizin ürpereceğine de eminiz.

Nasıl başlıyor? (Spoiler)

Bird Box filminin ilk dakikalarında, başrol oyuncusu Sandra Bullock ve arkadaşını tanıyoruz. Malorie Hayes, yani Sandra Bullock hamile. Malorie ve arkadaşı evde haberleri seyrediyor. Haberler Rusya’da garip davranışlar sergileyen insanları gösteriyor. Tam da o gün Malorie’nin doktor kontrolü var. Arkadaşıyla beraber hastahaneye gidiyor.Bu sırada garip davranışlar hastahanede görülüyor. Bir kadın,kafasını bir cama çarpıp duruyor ve kimse buna engel olamıyor. Bunu gören Malorie arabaya binip arkadaşıyla beraber hızla eve dönmek istiyor. Maalesef bu davranışları sergileyen insan sayısı git gide artıyor. Yollarda pek çok kaza oluyor,sokaklar savaş alanına dönüyor. Tam bu sırada arkadaşı direksiyonda,bir şey görmüşçesine kilitlenip kalıyor. Kaza geçiriyorlar. Arkadaşı da garip davranışlar sergileyenlere dahil oluyor ve intihar ediyor. Malorie dehşete düşüyor. Birkaç kişi ile beraber bir eve sığınıyor ve olaylar dizisi başlıyor.

Olay nedir?

Filmin ilerleyen dakikalarında, bu davranışların görmeyle başladığını öğreniyoruz. Tanımlanamayan bu şey, insana görünüyor. Görünüş şekli ise ya insanın en büyük korkusu ya da insanın çok sevdiği bir kişi oluyor. Söylediğimiz gibi farklı şekillerde ortaya çıkıyor. İnsanların duygularıyla oynuyor. İnsanları intihara sürüklüyor. Bu yüzden de hayatta kalmaya çalışan bazı insanlar “göz bandı” takıyorlar. Geriye kalan dört duyuya güvenerek yaşamaya çalışıyorlar. Evden dışarı çıkarken bu göz bantlarını mutlaka takmalılar, yoksa bu tanımlanamayan şeyi görüyorlar ve akıllarını kaybediyorlar. Aklını kaybetmeyen birtakım insanlar var ve bu insanlar gerçekten çok tehlikeli. Bu insanlar tanımlanamayan şeyi görmekten çok hoşlanıyorlar. Gözleri açıkken gördüklerinden etkilenmiyorlar. Kendilerini öldürmeye çalışmıyorlar. Hatta çevrelerinde bulunan insanların göz bandını da çıkarmaya çalışıyorlar. Tehlike yaratıyorlar. Bu olayın herkes tarafından görülmesini istiyorlar. Bunun “çok güzel bir şey” olduğunu söylüyorlar.

Neden “Kuş Kafesi” ? (Spoiler)

Yukarıda Malorie’nin bir eve sığındığını söylemiştim. Bu evde epey kalabalık bir şekilde yaşamaya başlıyorlar. Evde bir gıda stoğu var. Bir süre sonra bu stoğun herkese yetmemeye başladığını düşünüyorlar. Bunun için evin yakınındaki bir markete gitme fikri doğuyor. 5 kişi, bir arabanın bütün camlarını boyayla kaplıyor. Daha sonra yola koyuluyorlar. Ekip güç bela markete varıyor. Malorie, markette stok yaparken bir kuş kafesi görüyor. İçinde hala yaşayan birkaç kuş var. Kuşların hala nasıl yaşadığına şaşırıyor ve onları yanına alıyor. Bu sırada bir ses duyuluyor. Dışarıdan biri, içeridekilere kapıyı açmaları için yalvarıyor. Ekip,kapıyı temkinlice açmaya karar veriyor. Açtıkları anda bir terslik olduğunu fark ediyorlar. Kuşlar hiç durmadan çırpınıyor. Dışarıdan içeri girmeye çalışan kişinin ise aslında etkilenmeyenlerden olduğunu anlıyorlar. Ekipten biri ise maalesef o adamı dışarıda tutmak adına kendini feda ediyor. 5 kişi giden ekip 4 kişi dönüyor. O günden sonra ise kuşlar kötü hislerin en büyük habercisi oluyor. Malorie de nereye gitse onları yanına götürüyor.

Oyunculuklar

Bir filme değer katan en önemli şeylerden biri de oyunculuktur tabii ki. Bird Box filminin ise bu konuda hiç sıkıntı çekmediğini söyleyebilirim. Başrolde Sandra Bullock var ve güzel bir iş çıkardığı apaçık ortada. Duygular, konuşma, hareketler ve benzeri pek çok detayın hakkını veriyor gerçekten. Sandra Bullock dışında ekipte gördüğümüz Trevante Rhodes, John Malkovich, Rosa Salazar gibi isimlerin de rollerini başarıyla sergilediklerini söylemek isterim.

Bird Box nasıl bir film?

Bu bölümde şahsi fikirlerimi yazacağım. Bird Box’ın fragmanını izlediğimde çok gerildim. Filmi izleme konusunda çekimser kaldım fakat filmi izlediğimde fikrim değişti. Film bittikten sonra da iyi ki izlemişim dedim.

Film aslında gerçekten güzel bir film. Daha önce görülmemiş bir tarzda olduğunu söyleyebilirim. Ama birkaç noktada senaristin zorlama şeyler sıkıştırdığını hissediyorsunuz. “Daha ne yapsam da film uç noktalarda gezse” diye düşünülmüş noktalar var. Siz bunları ayırt edebiliyorsunuz. Mesela karakterler gözleri kapalıyken nehirde bir yolculuğa çıkıyor. Orman içindeki bir kulübeyi sadece sese yönelerek bulabiliyorlar. Gerçek hayatta bunların ne kadar zor olacağını çoğumuz tahmin edebiliriz. Bu noktada biraz daha dikkat edilebilirdi. Eğer edilseydi gerçekçilik daha da artardı.

Şöyle de bir gerçek var. Filmi izlerken pek çok noktada kendime engel olamadım. Kendimi “Şu göz bağını çıkar artık!” diye yakınırken buldum. Karakterlerin böyle gözü kapalı bir şekilde engelleri aşmaya çalışması bende psikolojik bir etki oluşturdu. Sanki onların yerinde ben vardım. Filmin, gereken baskıyı izleyiciye hissettirdiğini düşünüyorum. Bu açıdan başarılı bir film olduğunu söyleyebilirim.

Son olarak..

Film bence genel hatlarıyla iyi bir gerilim filmi olmuş. Bazı detayları göz ardı edersek keyifle izleyebilirsiniz. Birkaç arkadaş beraberseniz ve bir gerilim filmi izlemek isterseniz bu film oldukça uygun. Alıştığımız klişe filmlerden çok ayrı bir film. Filmi izlediğiniz vaktin boşa gitmediğini göreceksiniz. Epey de gerileceğinizi söylersem yanlış olmaz.

Ayrıca filmin uyarlandığı kitabın bir de Türkçe versiyonu var. Belki aşina olabilirsiniz. Kitap “Kafes” ismi ile satılıyor. Okumak isteyenleri şöyle alalım. Kitabı zaten okudum diyorsanız görüşlerinizi hemen aşağıya yazabilirsiniz, çok seviniriz. Farklı fikirleri duymak her zaman iyidir. Gelişmelerden haberdar olmak için YouTube ve Facebook üzerinden bizi takip edebilirsiniz.