Brooklyn Nine-Nine inceleme altında!

Adından sık sık söz ettiren, büyük bir hayran kitlesine ulaşmış popüler SITCOM dizisi Brooklyn Nine-Nine inceleme dürbünümüzde. Bir grup Amerikalı dedektifin hayatını anlatan, bir gram pozitif ayrımcılık ya da propaganda taşımayan, saf mizah ile izleyiciyle gönül bağı kuran bir dizi Brooklyn Nine-Nine.

Seinfeld’in yapımcısı Jerry Seinfeld, Seinfeld dizisindeki karakterlerin elle tutulabilir gayeler taşımadığını, dolayısıyla karakterlerin hayat çizgilerini olduğu gibi devam ettirdiği ve kendi deyimiyle “hiçbir şey” yapmadığını ya da öğrenmediğini söyler. Seinfeld, günlük hayatın buhranlı komedisini anlatır ama bunu yaparken de günlük hayatın anlamsızlığını öne çıkarır. Brooklyn Nine-Nine ise günlük hayattaki o hoş, tanıdık anlamı, (zaten bizimle olanı) öne çıkarıyor. Bunu yaparken de hiç dikkat çekmiyor ve ortada olanı iyice gözümüze sokmuyor. O yüzden Seinfeld kadar olmasa da, gönlümüzde ayrı bir yere sahip.

Aksine, bir polis karakolu içerisindeki ergen, havalı, ağırbaşlı, rahat ve takıntılı bireylerin; birbirleri arasında ilerleyen çizgiyi işliyor. Karakterler öğreniyor, bölümleri ileri taşıyacak etkileşimlere geçiyor ve belli noktalarda dizinin gidişatını da değiştiriyor.

Bu dizi neyin nesidir?

Brooklyn Nine-Nine, 9-9 kodlu, Brooklyn’de yer alan bir polis karakolundaki dedektifleri anlatıyor. SITCOM türündeki dizi, Jake Peralta adındaki ergen dedektifin, karakola gelen yeni bir patron yüzünden tavırlarını değiştirmesiyle başlıyor. Çünkü karakolda yangın tüpü patlatmadan, dans şovlarına ve pizza partilerine kadar her türlü kaotik eğlence yaşanıyor. Bütün bunların o “çok övülen, görevine adanmış Amerikan polis” karakolunda yaşanması ise hiç garip hissettirmiyor. Çünkü Brooklyn Nine-Nine, eğlencenin en ciddi ortamlarda anlamını bulabileceğini anlatıyor.

Bir şeyin yoksunluğu, onun en mühim olduğu andır.

Karakterler

Jake Peralta

Diğer dizilerde şahit olduğumuz o ağırbaşlı, soğukkanlı dedektiflerin yerine, Brooklyn Nine-Nine’da genç, toy ve görevine aşık dedektifler var. Dizinin en önemli karakteri olan Jake Peralta adeta bir ergen ve karakol onun oyun alanı.

Amy Santiago

Her konuda bir takıntıya sahip olan güzel dedektif Amy Santiago ise işini iyi yapmaya çok odaklanmış durumda. Fakat kendisi o kadar takıntılı ki, çok rahat olan Peralta ile arasında hoş bir rekabet içerisine girmek zorunda kalmış.

Rosa Diaz

Rosa Diaz ise oldukça havalı, gizemli ve korkunç dedektif tiplemesine tamamen uyuyor. Fakat dizinin bazı sahneleri öyle yerinde ki, Rosa’nın aslında bir “tiplemeden” ibaret olmadığını anlıyor, aksine en derin karakterlerden biri olduğuna inanıyorsunuz.

Captain Raymond Holt

Raymond Holt ise karakola yeni gelen, ağırbaşlı, görevine adanmış, zeki, kültürlü ve bilge biri. Kendisi karakolun liderliğine atanmış bir polis. Görevde soğukkanlı olmayan dedektifleri de hiç sevmez. Dolayısıyla Jake Peralta ile aralarında bir mücadele ortaya çıkıyor. Bu mücadele o kadar yerinde işleniyor ki, klasik patron-işçi çatışması; birkaç sezon içerisinde baba-oğul konseptine evriliyor.

Terry Jeffords

Terry Crews tarafından canlandırılan Terry Jeffords ise babacan ve güvenilir dedektif rolünü oynuyor. Herkese yardım etmeye çalışan dedektif, karakolun en önemli karakterlerinden biri.

Gina Linetti

Gina Linetti ise bir narsist olmasına rağmen asla kendisinden nefret ettirmiyor. Dünyanın kendisi etrafında döndüğüne inanıyor ve işin garip olan yanı ise dünyayı gerçekten de kendi etrafında döndürmeyi başarıyor. Her sahnesi ile insanı hem düşünmeye hem de kahkaha atmaya iten Gina, Amerikan filmlerindeki klasik valley girl kızına yeni bir soluk getiriyor.

Scully & Hitchcock

Scully ve Hitchcock ise yaşlı birer dedektif. Dizinin arkaplandaki karakterleri olan bu iki dedektif, o kadar yerli yerinde ve merak ettiren kesitlere sahip ki; zaten ana karakterlerle yeterli düzeyde aktarılan senaryoyu iyice zenginleştiriyor. Bu karakterlerin gençliklerine yapılan mini flashbackler izleyicinin merakını körüklüyor.

Charles Boyle

Charles Boyle ise tam anlamıyla bir pısırık. Kolay etkilenebilen ve takıntılı bir karakter olan Charles Boyle, karakolun orta yaş krizine girmiş annesi görevini görüyor.

Öğreten Bir Takım

Polis ekibinin her karakteri anlamlı birer amaca sahip.

Karakol yüzbaşısı Raymond Holt, gay ve siyahi bir karakter. Fakat devasa hegemonyalar kurmuş olan büyük firmaların “Abi araya zenci de koyalım laf çıkmasın” mantığından kesinlikle uzak, hakkını savunan, nitelikli bir birey portresi çiziyor. Verdiği sosyal mesajlar pozitif ayrımcılıktan tamamen uzak “bakın ben de varım, bana haklarımı vereceksiniz ulan!” gibi çirkef bir söylevden ziyade “ben bir insanım ve polisim fakat diğerleri bu unvanın önüne eşcinsel ve siyahi kelimelerini koymaktan hala sıkılmadı” anlayışını benimsiyor.

Rosa Diaz ve Amy Santiago ise Latin Amerikalı birer dedektif. Ülkenin başkanı bu tür insanları uzakta tutmak için duvar yapmaktan bahsederken, Brooklyn Nine-Nine; pozitif ayrımcılığa başvurmayarak ve bu insanların “Latin Amerikalı” oluşlarını da göze sokmayarak hoş bir sahne çiziyor. Günlük hayatta her birimiz Latin Amerikalı, Türk, Asyalı ya da Afro-Amerikalıyız çünkü. Brooklyn Nine-Nine da bunu hedefliyor. Zaten içimizde olanı neden gözümüze sokalım ki?

Devamlılık Önemli

Birçok SITCOM’da olduğu gibi her karakterin, farklı durumlarda aynı tepkileri verdiği ve aşırı tutarlı olduğu bir anlatım yok. Örneğin A karakteri o kadar A karakteridir ki, sadece “breakthrough” adı verilen önemli kesitlerde A+ ya da A- karakteri olabilir. Fakat Brooklyn Nine-Nine’da, A karakteri bazen AB, bazen AC, bazen A+, bazen de A- oluyor. Dolayısıyla bu karakterin kimliğinde bir değişim ortaya çıkıyor.

Game of Thrones gibi dizilerde karakter gelişimi gibi konseptler zaten senaryo 101’de yazıyor.  Fakat SITCOM’da karakterlerden hangisinin daha komik espriler yapacağı ve tepkiler vereceği önem taşıyor ve bunlar yaşanan duruma göre değişiklik gösteriyor. Dolayısıyla devamlılık, her bölümün bir çerez niteliğini taşımasıyla devam ediyor. SITCOM’u SITCOM yapan da buluyor. Situation Comedy yani Durum Komedisi.

Fakat Brooklyn Nine-Nine SITCOM diyarının o kadar güzide bir köşesindeki, favori karakterlerinizi değiştiriyorsunuz çünkü sürekli karakterler değişiyor. Bu değişim gerçekleşirken karakter ağırlılığını ve tutarlılığını da kaybetmiyor. Dizi SITCOM hafifliğini de koruyor ama bir ağırlığa sahip olduğunu da gösteriyor.

Dolayısıyla Brooklyn Nine-Nine, SITCOM dünyasında harika bir yere sahip. Brooklyn Nine-Nine inceleme içeriğimiz burada sona eriyor ve son sözümüz ise “kesinlikle izlenmeli” oluyor.

Sinema ve oyun dünyasındaki tüm gelişmelerden haberdar olmak için Instagram  ve Twitter üzerinden bizleri takip edebilirsiniz.