Ev / Haberler / Sinema Haberleri / Tomb Raider Film İncelemesi

Tomb Raider Film İncelemesi

Valorant names

Bildiğiniz gibi Tomb Raider yeni filmi ile bugün izleyiciler ile buluştu. Ben de ekibin Tomb Raider hastası bir üyesi olarak hiç vakit kaybetmeden filme gittim ve bu yazıda görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Şunu söylemeden geçmemiş olayım, filmi spoilersız ve spoilerlı olarak iki başlık altında inceleyeceğim. Keyifli okumalar.

Spoiler İçermeyen İnceleme

Filmimiz fragmanlardan da bildiğiniz üzere 2013 ve sonrasında çıkan oyunun izinden ilerliyor. Yani film boyunca toy bir Lara Croft’un giderek yeteneklerini keşfetmesini izliyoruz. Bu kısımda başrol oyuncumuz Alicia Vikander’in hakkını da yememek gerek. Kendisi bu rolün altından gayet başarılı bir şekilde kalkmayı başarmış. Tabi kendisinin Oscar ödüllü bir oyuncu olduğunu da unutmamak gerek.  Açıkçası filmi izlemeden önce Vikander ile ilgili kafamda soru işaretleri vardı ancak kendisi gösterdiği performans ile beni utandırdı.

Filmin geneline bakacak olursak konu olarak son iki Tomb Raider oyunundan izler taşıyor. Hatta konular iç içe geçmiş demek pek de yanlış olmaz. Film oyunlar ile çok büyük paralellikler gösteriyor. Hatta öyle ki, bazı sahneleri gördüğünüzde gözünüzün önünde oyunlardan kesitler canlanıyor. Bu konuda yapımcı ekip gerçekten harika bir iş çıkartmış. Film bu özelliği ile geneli hayal kırıklığı olan oyun uyarlaması filmlerin içinden kolayca sıyrılıyor. Çünkü biz oyunculara tam da sevdiğimiz ve görmek istediğimiz şeyleri sunuyor.

Filmin ana yapısını Lara’nın babasına duyduğu özlem oluşturuyor diyebiliriz. Genç yaşında babasını kaybeden Lara onun ölümünü bir türlü kabullenememiş. Bir gün geri döneceği umudu ile kendisine kalan mirası almayı da reddediyor hatta. Yani kuryelik yaparak hayatını zorluklarla devam ettirmeye çalışan bir genç kız var karşımızda. Hikâyenin bu kısmı çok klişeydi, yalan yok. Ancak Rise of the Tomb Raider oyununu oynamış arkadaşlar için pek de yabancı bir konu sayılmaz.

Filme gitmek için seriye tüm hatları ile hakim olmanıza gerek yok, başta da belirttiğim gibi film Lara Croft’un doğuş hikayesini anlatıyor. Bunu yaparken de serinin son iki oyununu harmanlıyor. Hatta bırakın hikayeye hakim olmayı, Lara Croft adını daha önce hiç duymamış olsanız bile film sizi fazlasıyla eğlendirecektir. Doyurucu aksiyon sahneleri, rolünün altından başarıyla kalmış bir Alicia Vikander ve klişe olmasına rağmen insanı eğlendiren konusu ile Tomb Raider hiç de fena bir film değil.

Tabi bu filmin eksikleri olmadığı anlamına da gelmiyor. Vikander her ne kadar performansı ile parlamış olsa da filmi tek başına sırtlanmak için elbette yeterli olamıyor. Bu noktada öteki oyuncuların eksikliği göze çarpıyor. Tüm yardımcı oyunculardan bahsetmiyorum elbette, ancak bu noktaya spoiler vermeden değinemeyeceğim için spoiler içeren incelememe geçiyorum.

Dikkat! Spoiler!

Son kez uyarıyorum gençler, yazının buradan sonrasında deli gibi spoiler var ona göre. Film yukarıda da bahsettiğim gibi son iki oyunun izlerini taşıyordu. Hatta bu iki oyunun çocuğu gibi olmuş da diyebiliriz film için. Çünkü 2013 oyunun konusuna Rise of the Tomb Raider oyunundan alınmış minik dokunuşlar eklemişler. Tabi film için bu oyunların aynısı demek yanlış olur, zira konu bakımından benzeşmeyen pek çok yer de var.

Örneğin filmde Lara genç ve hevesli bir arkeolog değil. Yalnızca babasının akıbetini öğrenmek için maceraya atılan bir genç kız. Bunun haricinde ilk oyundan hatırlayacağınız Endurance gemisinin mürettebatı yalnızca tek kişi! Yani oyunun hikayesinde oldukça önemli yer tutan gemi ekibi filmde yer almamış.

Tek kişi dediğime bakmayın, Lu Ren adlı karakteri canlandıran aktör Daniel Wu, Alicia Vikander’den sonra en iyi işi çıkartan oyuncu olmuş. Bu ikili yanında filmin diğer karakterlerine de değinmeden geçmeyelim. 2013 oyununda oldukça önemli bir yere sahip olan baş kötümüz Mathias Vogel filmde biraz sönük kalmış.

Oyun içerisinde kendi doğruları ve kurduğu düşünce sistemi ile koca adayı yöneten Mathias Vogel bu filmde Trinity örgütünün bir piyonu. Evet, Trinity’de işin içinde. Hatta yalnızca Trinity de değil. Rise of the Tomb Raider oyunundan tanıdık birçok diğer karakter de filmde yer alıyor.

Yukarıda bahsettiğim gibi, Lara babasının öldüğünü bir türlü kabullenemeyen bir genç kız. Babasının öldüğü adaya gidiyor ve bilin bakalım ne oluyor? Evet, doğru bildiniz. Babası aradan geçen yıllara rağmen hala hayatta. Üstelik oldukça da sağlıklı. Açıkçası bu nokta film boyunca beni en çok rahatsız eden kısım oldu. Her filmde klişeler olur, kabul. Ancak bu noktada film birden bire Yeşilçam havasına büründü benim gözümde.

Filmin belki de oyunlara göre en büyük farkına gelecek olursak işler bambaşka bir boyut alıyor. Efsanevi güçlere sahip kraliçe Himiko, oyunlara aşinalığı olanlar için pek de yabancı bir isim olmayacaktır. Oyunda Himiko saf bir kötülük timsali iken filmde bunun tam tersini görüyoruz. Aslında Himiko insanlığın iyiliği için yaşamından vazgeçecek kadar fedakar bir kraliçeymiş. Senaristler bu noktada film için kötü taraf olarak Himiko ve efsanevi savaşçılarını değil, Trinity örgütünü seçmişler. Bu nokta beni pek de rahatsız etmedi.

Spoiler Sonu

Kısacası film bir başyapıt olmasa da gidip görülmeye değer bir yapım olmuş. Özellikle Lara Croft’u 2013 ve sonrası oyunları ile tanımış bir insansanız beklentilerinizin çoğunun karşılanacağına emin olabilirsiniz. Eski oyuncular mı? Onlar hala Angelina Jolie için ağlıyorlar. Tomb Raider benim gözümde ortalamanın bir tık üstünde bir film oldu. Ancak oyun uyarlaması çoğu filmin ne kadar kötü olduğunu göz önüne alacak olursak gayet kaliteli bir iş ortaya çıkarmış.

Sizler film hakkında ne düşünüyorsunuz? Filme gidecek misiniz? Yorumlarda bizlerle paylaşın. Ayrıca oyun dünyasındaki tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook grubumuza da katılabilirsiniz.

Hakkında Beril Özge Danacı

5 yaşında Tomb Raider oynayan annemi gördüğümde işler çok değişti. Annem hala o güne lanet ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.